
|
SANAL ALEMİN HAZİN AŞKI II
Merhaba,
Şu garip durumumu düşünüyor, bir parça yüzüm kızarıyor, kendimi
düşünüyordum. Yüreği başkasına ait bir insana ilgi duymak
ve onu sevdiğini düşünmek! Bile bile lades!... Olmayacak duaya
amin demek! Taklamakan çölünde yağmur yolu gözlemek gibi,
Gobi'de bir fidanın yeşermesi için dua etmek!... Dua güzel,
lakin gerisi beyhude!.. İnsan ne garip bir varlık! Anlaşılması
ne güç! Kolay olsaydı zaten onca filozof, onca düşünür, onca
yazar anlamaya çalışır mıydı hayatı ve bilhassa insan denilen
bu muammayı? Oturmuş J. Paul SARTRE, J. J. Rousseau, Leibniz,
Berkeley... okuyorum. En çok da Leibniz'in Monadlar kavramını
seviyorum. Bu filozofa göre hayatın devamı monad denilen farklı
enerji kaynaklarının birbiri ile olan ilişkisine bağlıymış.
Yani aslında her şey bir monadmış. Mesela sen, ben, hepimiz,
bardak, kalem, gözlük, ayakkabı... Yani her şey, her şey birer
monadmış. Hayatın sürekliliği, bu monadların birbirini çekmesi
yada itmesi ile sağlanıyormuş. Böylece hayat bir bütün olarak
devam edebiliyormuş. Allah'a da bir isim vermiş Leibniz: O
da monadların monadıymış! Yani tüm monadların hayat kaynağı...
İşte oturmuş böyle şeyler okuyorum. Maksat, hayatı ve insanları
tanımak! Lütfen gülme! Oysa ne gerek var bu tür şeyleri okumaya,
değil mi? Düşünüyorum ki, hayat, sevdiğinin yüreğinde yaşayabilecek
kadar ekmek, su, hava bulabilmekten başka bir şey değil! Yani
bir parça sevgi bulabilmek, yani bir parça sevilmekten gayrı
bir şey değil!... Oturup usturuplu laflar etmiş Leibniz! Neymiş
efendim, hayatı tanıyacakmış!Garanti o da benim gibi çirkin,
delinin biriydi!:)) Garibim ta 18. yüzyılda bu tip şeylerle
tırlatmış kafayı işte, ne dersin?...
İşte bak bana! Oturmuş sana sevda satırları yazıyor, duygularımı
döküyorum orta yere! En "nü" haliyle bırakmışım
yüreğimi, zemherinin en şedit zamanında, sokak ortasında!.
. Üşüyor yüreğim, fakat bir o kadar da naçar! Bir de içinde,
yüzüne karşı tek kelam edecek cesaret olsa!...
Her neyse!. .
SANAL ALEMİN
HAZİN AŞKI III
Merhaba
Biliyorum, şu günlerde çok yazıyorum. Ama sana yazmak isteği
birkaç gündür ben esir etmiş durumda. Sanırım Nirvana noktasına
ulaştım! Ne dersin!!! Belki bu yazdıklarıma kızıyorsundur.
Ama ben bu yazılarla seninle bir şeyler paylaştığımı düşünüyor,
bundan mutluluk duyuyorum. Her ne kadar beni tanımıyorsan
da, bu sanal alemde de olsa, senin nefretini kazanmak istemem.
Sevgini bekleyemeyeceğimi bildiğimi sana pek çok defa yazdım.
Ama nefret etmeni de istemiyorum. Sen benim kimsenin, ama
hiç kimsenin bilmediği gizli, kutsal ve çok saklı duygum,
hissim olarak kalacaksın. Böylesi sevgiler asla sona ermez!
Böylesi tek taraflı ve hep yitik hanesinde yazılı kalacak
duygular, zamanla biraz biraz azalsa da asla sona ermez. Eremez!
Aslında tüm hayat böylesi olgularla doludur. Hani kimyanın
esas prensibidir madde asla yok olmaz, yeniden de yaratılamaz.
Matematikte bir teori vardır; Tümevarım ve Tümdengelim. Bu
kuram ilk defa Alman matematikçi Frederick Gauss tarafından
kullanılmıştır. Sana bu kuramı şöyle anlatacağım: 100 metrelik
bir yol olduğunu düşün ve sen bu yolun başlangıç çizgisindesin.
Sen bu yolun her gün yarısını yürüyeceksin. Şimdi, ilk gün
50 metre yürürsün, ikinci gün kalan 50 metrenin yarısını,
yani 25 metre yürürsün. Geriye kalır 25 metre ve sen üçüncü
gün bunun yarısını, yani 12. 5 metreyi yürürsün. Diğer gün
12. 5 metrenin yarısı, bir diğer gün kalanın yarısını... Yani
6. 5 metre, kalan 3. 75'in yarısı, 1. 88. Kalan 1. 88'in yarısı
0. 94 metre, onun yarısı 0. 47, onun yarısı 0. 235, onun yarısı
0. 1175, onun da yarısı 0. 05875, onunda yarısı 0. 029375
metre!... Anlayacağın yol hiç bir zaman sıfır olmuyor. Sıfıra
yaklaşıyor ama asla sıfır olmuyor. Bu böyle sonsuza kadar
devam ediyor ama yol hiç bitmiyor! Oysa sen gideceğin yere
çoktan varmış oldun! Matematiksel olarak yol asla bitmiyor,
ama fiziksel olarak bal gibi bitiyor. Peki matematikle fizik
nasıl aynı noktada buluşacak! İşte o zaman Gauss dizinleri
imdada yetişiyor ve Tümevarım (Gauss) metodu ile olayı çözüyor.
Yolun bittiği çok çok yaklaşık olarak matematiksel olarak
da ispatlanmaya çalışılıyor. Oysa aslında yol hiç ama hiç
bitmiyor!!!!! Düşünebiliyor musun! İşte yitik sevdalar da
böyledir. Dışardan bakıldığı zaman unutulmuş gibi görünse
de, çok azalmış olsa da asla bitmez, asla sıfır olmaz. Başkalarıyla
birlikte mutluluğu arasak da, o hep içimizdedir, yüreğimizdedir,
yüreğimizin bir yerlerindedir! Sen de bilinmez bir yürekte
öylece yitip gitmeyeceksin. Her ne kadar hangi yürekte yaşayacağını
bilmesen de, bir yürekte sonsuza kadar yaşayacağını bil, bil,
bil...
|
|